Makalelere Geri Dön
Pozitif Düşünce gerçekten nedir?
Pozitif düşünce deyince herkesin aklına negatif olmayanın karşılığı, “pozitif” düşünce gelmektedir. Polyanna felsefesi gibi. Elenor H.Porter tarafından kaleme alınan Polyanna adlı kitapta yer alan kahramanın kişilik özelliğinden çıkan bu felsefeye göre, her şeyin mutlaka pozitif bir tarafı vardır. Mesele buna inanmak ve bunu arayıp bulmaktır. PozitifDüşünce ise “Pollyannacılık” değildir. Tek cümle ile tanım getirmek mümkün olmamakla beraber, bu düşünce sistemini şu şekilde ifade edebiliriz.

Pozitif Düşünce;
• Hangi durumda olursa olsun alternatif üretebilir,
• Öğreti kalıplarımızın bize çizdiği sınırların ötesine geçebilir,
• Çözüme yöneliktir,
• Rasyoneldir,
• Hızlı değişime, aynı hızda ayak uydurabilir,
• Başarıya götüren tek yoldur,
• Uzlaşmacı bir kişilik kazandırır,
• Durum ne olursa olsun, psişik ve organik yapımıza pozitif dönüşüm sağlar,
• Hızlı karar verebilmeyi sağlayan bir düşünce sistemidir,
• Düşünsel özgürlüğü ifade eder,
• Özgürlüğün, düşüncede gerçekleşmesini sağlar.
Bu düşünce sistemine pozitif düşünce denmesinin nedeni, her koşulda pozitif enerjinin tetiklenmesini sağlaması ve bize dönen sonucun pozitif olması, böylece insanı her zaman aktif ve sağlıklı kılmasıdır.

NEDEN POZİTİF DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMELİYİZ?
İçinde bulunduğumuz 21.yüzyıla damgasını çoktan vurmuş olan değişim hızı, gittikçe ivme kazanmakta ve bu baş döndürücü hız düşünceyi zorlamaktadır. Çünkü günümüz insanının düşünce sistemi, içinde yaşadığı bu dünyanın, ancak şimdiye kadarki yavaş değişimini idrak edebilecek düzeydedir. Bugün ise, yaşadığımız sürekli değişim temposunun hızı, farklı hızda düşünmeye koşullanmış beynimizin bu yeni duruma uyum sağlamasına yeterli zaman bırakmamaktadır. Bugün, o dünün rahat tempodaki düşünce sistemi ile zorlanıyoruz. Çünkü, zihin yapımız, korkunç bir hıza ulaşan değişimi fark etmek, anlamak, buna uyum sağlamak, çözüm üretmek, geleceği yapılandırmak için hızlı karar vermek ve bu kararları hızla uygulamaya koymak gibi, koşullara göre yapılanmış değildir. Bu sebeple insan zorlanmakta, stres, depresyon, iç çatışma, tatminsizlik, moral bozukluğu, motivasyon düşüklüğü ve psikosomatik olarak isimlendirilen, psikolojik temelli organik belirti gösteren, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, migren, gastrit, kalp gibi elliden fazla hastalıkla karşı karşıya kalmaktadır.
Oluşumun en önemli tarafı da, düne göre yapılanmış beynin, yetersiz kapasitesinin sebep olduğu bu problemleri, kendisinin idrak etme imkanının olmamasıdır. Einstein’ın dediği gibi;
“Problemi yaratan beyinle problemi çözmek mümkün olamaz”
Bugünü yaşayan neslin, kendi yarattığı problemleri, sahip olduğu düşünce yapısıyla çözmesi olanaksızdır. O halde, bugünün gereklerine göre yaşamak ve yarına hazırlanmak için düşünce sistemimizi bu hıza ayak uyduracak biçimde yeniden yapılandırmamız gerekmektedir.
Bunun içindir ki, öğretmenlik mesleğini seçmiş olan kişinin gençlere, sadece dünün çıkarımlarından elde edilmiş, durağan bilgiler yerine, yarını görebilecekleri dinamik yapılar kazandırmaya yönelik bilgiler vermesi öğrencilerin, sınırlı bir mekan ya da düşüncenin dışına çıkarak, daha geniş bir bakış açısı kazanmalarını sağlamak, beraberinde öğrendiklerini her koşulda kullanmalarını , yeniden üretmelerini ve gerçekleşen değişiklikleri kavrayabilmelerini sağlayacaktır.
Sağlık ordusunda görev yapanlar, o gün yaşanan hastalıkları ve semptomları yok edecek müdahalelerin yanı sıra, insanlara, bu duruma gelmemeleri için yapmaları gerekenler ve ileride karşılaşabilecekleri sağlık sorunları hakkında da bilgilendirmelilerdir.
Yöneticiler, sadece bugün elinde olan kaynakları yönetmekle kalmayıp, hem yarının olası krizlerini düşünüp, hem de yönettiği kişilerin de yarını düşünmelerine imkan sağlayarak, farklı boyutlarda ve düzlemlerde, insanların sayıca daha fazla riski görmelerine ve düşünme sistemlerini kurabilmelerine olanak sağlamalıdır.
Ebeveynler, kendi ebeveylerinden aldığı yerleşik kural ve yasaklarla kısıtlı çocuklar yetiştirmek yerine onları yarınların değişimini görebilecek, kavrayabilecek, çözümler üretebilecek düşünce sistemine sahip bireyler olarak yetiştirmelidir.
İşte şu ana kadar bahsettiğimiz, beynin ya problem yaratmayacak şekilde programlanması ya da probleme farklı boyutlardan bakabilecek ve alternatif çözüm üretebilecek yeni bir yapılanmaya girmesi bizi pozitif düşünceyi öğrenme sürecine götürmektedir.
Şimdi pozitif düşünmenin nasıl öğrenileceğine bakıyoruz.

POZİTİF DÜŞÜNCE NASIL ÖĞRENİLİR?
Pozitif düşünceyi öğrenmek için yapılması gerekenlerin birinci basamağı, bu yapının kazanılmasının ne kadar önemli olduğunun kavranmasıdır. Kazanmayı istemek ikinci, yapılanmayı sağlayacak egzersizlerin yapılması da üçüncü basamağı oluşturur.
Beyne yeni bir tarzda düşünmeyi öğretebiliriz. Sadece bilmek, öğrenme için yeterli değildir, egzersizler de yapılmalıdır.
Pozitif düşünce egzersizlerini iki gruba ayırıyoruz;
1 - Alternatif üretmeyi öğreten egzersizler
2 - Pozitif enerjiyi kazandıran egzersizler
1- Alternatif üretmeyi öğrenme
Alternatifli düşünceyi öğrenebiliriz. Burada amaç beynin, üzerinde çalıştığımız konu ile ilgili bölgesindeki sinir ağlarını aktive ederek, işlevin yolunu değiştirmek veya faaliyetini hızlandırmaktır. Üniversite sınavına girenlerin dershanelerde binlerce matematik problemi çözerek, beynin çalışmasını hızlandırmalarını, ya da araba kullanırken önünde bir engel gören insanın düşünmeden ayağını gazdan çekip frene basarken aynı zamanda ellerinin de direksiyona yön vermesini ve gelişen koşullara göre yapacağı hareketi belirlemesini alternatifli düşünmeye örnek olarak verebiliriz.
Bu tarzda bir düşünceyi kazanmak için dört çeşit egzersizi, üçer aylık süreyle yapmak gerekir. Bu egzersizler şunlardır.
a- Görsel uyaranlara bağımlılığın kaldırılması egzersizi.
b- Alternatifli düşünme modelinin oturtulması.
c- Örümcek ağlarının temizlenmesi.
d. Üçüncü boyutu görebilme egzersizi

1-a Görsel uyaranlara bağımlılığın kaldırılması
Bu egzersiz görsel uyaranların çağrıştırdığı bilgilerin dışında kalanları da hatırlamayı esas alır. Aslında sadece uyarana bağlı kalmayıp çağrışımlarla da, hafızamızda ilgili birçok bilgiyi bilince çağırma yeteneğimiz vardır. Fakat bunu kullanmadığımız için, büyüme sürecinde adeta körleşmiştir.
Bunu tekrar kazanabilmek ile ilgili egzersizi bir örnekle açıklayalım; gözünüzü kapatın, sonra tekrar açıp hemen tekrar kapatın. Gözünüzü açtığınız zaman gözünüze ilk çarpan objeyi gördünüz, yani gözünüz onun bir anlık zaman içinde görünen yüzünün fotoğrafını çekti. Siz bu arada gözünüzü kapatıyorsunuz. Çekilen bu fotoğraf bilince gider ve hafızadan o görüntüye ait bilgiler çekilir. İşte bu noktada kendimize “daha ne var” sorusunu sormalıyız. Hafızadan bu bilgilerle ilgili çağrışım yapan diğer bilgileri çağırmalıyız. Bu slaytta görüldüğü gibi iç içe halkalar oluşturur.

Objenin fotoğrafının çağrıştırdığı bilgiler

“Daha ne var” sorusunun çağrıştırdığı bilgiler

Örneğin gözünüzü açtığınızda, gözünüze ilk çarpan su bardağı oldu. Hemen gözünüzü kapatın. Bilinciniz süratle onu su bardağı olarak tanımladı. Hafızanızda su bardağına ait bilgiler belirdi. Ama hafıza da ona ait daha fazla bilgi vardır. Örneğin su bardağının başka renkleri, fiyatı, biçimler, yararları, kullanım şekilleri, nerede bulunduğu, temizliği, v.b..binlerce bilgi hafızanızda yaşadığınız sürece depolanmıştır. Egzersizde gözünüzü kapatır kapatmaz siz kendinize daha ne var sorusunu sorarak bu ilintili bilgilerin de bilince gelmesini istiyorsunuz. Sonra başka bir objeye, başka bir objeye aynı uygulamayı yapmaya devam ediyorsunuz. Daha sonra aynı egzersizi duygularla ilgili kavramlarla çalışıyorsunuz. Örn; sevgi, nefret, gibi. Bir süre sonra uyaran bilince gelir gelmez onunla ilgili çağrışımlar daha hızlı bir şekilde zihne geliyor olacak. Çünkü hafıza ile bilinç arasındaki sinir ağları egzersizlerle devamlı aktive edildiği için bu iletişim hızlanmış oluyor.
Bundan sonra hangi uyaran gelirse gelsin onu tanımlamada bilinç, artık kısır bir malzemeyi kullanmak zorunda kalmayacaktır. Bilincin negatif veya pozitif olmak üzere, arasından istediğini kullanacağı birçok materyali vardır.
2-b Alternatifli düşünme modelinin oturtulması
Bu egzersizler için basit ve her zaman kullanabileceğiniz telefon ve kapıyı egzersiz malzemesi olarak belirleyebilirsiniz .
Telefonunuz çaldığı zaman aklınıza arayana dair hemen bir isim gelebilir ya da hiç düşünmeden ahizeyi kaldırabilirsiniz. Düşünecek olursak, çalan bir telefonun kim olduğuna dair birçok alternatif olasıdır. İşte burada yapacağımız egzersiz telefon çaldığında “kim olabilir?” sorusunu soruyorsunuz. Hemen aklınıza bir isim geliyor. O anda bu ismin sizde bıraktığı duygunun “negatif” mi yoksa “pozitif”mi olduğunu hissetmeye çalışın. Eğer duygunuz pozitifse, bilinçli olarak negatif bir alternatif, negatifse pozitif bir alternatif daha üretip, sonra telefonu açın. Bu egzersizi uzun süre tekrarlayın. Bu sürenin sonunda zihin mekanizmasının bir uyarana ait iki alternatif ürettiğini göreceksiniz. Bir ayın sonunda bu egzersize devam ederken alternatif sayılarını ikiden fazlaya çıkartın.


Çağrışım olasılıkları
Her zaman
Beklediğimiz konuşmak Konuşmak Yanlış Telefon
Telefon istediğimiz istemediğimiz numara sapığı

Pozitif(+) Negatif(-)

Bu tarzda alternatif üretmeyi öğrenen beyin, her olay karşısında farklı boyutlara ait birçok alternatif üretmeye başlar. Gelen uyaranın sadece görünen yüzü ile ilgilenmekle kalmaz diğer boyutlara da ait bilgiler üretir. Bir başka deyişle düşünce sistemimiz uyaranın çağrıştırdığı bilgi sınırının içinde kalmayarak sınırların ötesinde alternatifler üreten özgür bir yapıya kavuşur.

3-c Örümcek ağlarının temizlenmesi
Alternatifli düşünme modelini oturturken buna ilave olarak psişik yapınızı rahatlatmak üzere bir başka egzersizde yapılmalıdır. Çünkü, gerek egzersizlerinizi yaparken gerekse alternatiflerinizi üretirken düşünce sistemimizi zorlayacak; bilinçdışı bir malzemenin negatif etkisinin engeliyle karşılaşacaksınız önce bunların temizlenmesi gerekmektedir. Örümcek ağlarını temizleme egzersizi ile bilinçaltını kontrol etmeyi öğrenebilirsiniz. Burada amaç bilinçaltında biriken, davranışlarımıza biz istemeden yön verebilecek bilgilerin sahip olduğu enerjiyi boşaltmaktır. Günlük yaşantınızda yapmak isteyip yapamadığınız, size ters gelen olaylar, canınızı sıkan olgular v.b.
Akşam yatmadan önce yatağınızın dışında, sizi uyutacak kadar konforlu olmayan bir yerde gözleriniz kapalı olarak oturun. Oturduğunuz son andan geriye doğru o günün olaylarını film şeridi gibi gözünüzün önünden, ana başlıklar halinde geçirmeye çalışarak görselleştirin. Örneğin en son diyelim ki dişlerinizi fırçaladınız, o sahneyi gözünüzün önüne getirin, üzerinde fazla durmayarak hemen ondan önceki yaşadığınızı hatırlayın ve onu gözünüzün önüne getirin; örneğin pijamalarınızı giymeyi görselleştirin, sonra bir öncekini, tekrar bir öncekini. Ta ki sabah yataktan kalktığınız ana gelinceye kadar bu egzersize devam edin.
Bu egzersiz kesinlikle günün muhasebesini yapmak için değil, belli bir disiplin içinde, bilinçaltında ve bilinçdışındaki enerjileri boşaltmayı hedefler.
4-d Üçüncü boyutu yakalama egzersizi
Bu egzersiz üçüncü boyutu olan resim malzemeleri ile yapılır. Bu tür resimlerden elde edeceğiniz koleksiyonla üçüncü boyutu görebilmeyi başarmak sureti ile çabuk konsantre olabilmeyi öğrenmiş olacaksınız. Yapılacak olan bu egzersizle beynimize vermek istediğimiz mesaj şudur:”Dünya sadece senin öğrendiğin kadar ve miktarda değil. Daha bilmediğin, göremediğin birçok şey var. Yeni bir bakışla bakarsan, normalde göremediğin kristal gibi başka bir dünyayı görebilirsin. Bugüne kadar çevrene bakışında sana öğretilmiş olan belli bir düşünce şeklini kullandın. Başka düşünce şekillerinin de olabileceğinden haberin yoktu. Şu halde pozitif düşünce modeli de senin bilmediğin ve kullanmadığın bir düşünce gücü şeklidir. Uğraşırsan onu da öğrenebilirsin.”
Şimdi pozitif düşünmeyi sağlayacak egzersizlerden ikincisi olan pozitif enerjiyi kazanma egzersizine göz atalım.


2- Pozitif enerjiyi kazanma egzersizi
Başarmanın arkasında pozitif enerji yatar, çünkü pozitif enerji performansı arttırır.
Pozitif enerjiyi arttırmak için şu egzersizlerin yapılması önerilir.
2-a Biyoenerjiyi arttırma egzersizi
Sabahları kalktığınızda duş alın. Suyun yarattığı etki vücuttaki pozitif enerjiyi arttırır. Sabahları yapılacak egzersiz işe başlandığı ilk saatlerde karşılaşılan performans düşüklüğünün önüne geçer. Böylece, yeterli enerjiyle, hayal kırıklığı yaşamadan zor görevlerin üstesinden kolayca gelebilirsiniz.
2-b Meditasyon
Meditasyon kelimesi genel olarak gevşeme veya enerji artırımı için kullanılan, temelinde konsantrasyon olan farklı uygulamaları ifade eden bir kavramdır. Beden ve zihin arasında koordinasyonun kurulmasına dayanır. Bu uygulama gevşemeyi sağlayarak, vücuttaki herhangi bir acıdan arınmayı, zihni boşaltarak, vücuttaki her bir hareketten haberdar olmayı öğrenmek suretiyle, sinir sistemini sakinleştirmeyi ve böylece enerji harcamasını minimize etmeyi öğretir.
3-c Gevşeme teknikleri
Meditasyonun fizyolojik yapıya kazandırdıklarına benzer faydalar sağlayan, fakat onun gibi mistik olmayan bir tekniktir.
Stresle mücadele ile kaybedilen enerjiyi önlemek ve enerjinin yeniden kazanılmasını sağlamak için yapılan gevşeme egzersizleri birkaç çeşittir.
Bunlardan birini hep beraber burada uygulayalım; rahat bir şekilde oturun, gözlerini kapatın, ellerinizi iki yana uzatıp, ayaklarınızı serbest bırakın ve sakince içinizden söylediklerimi tekrar edin ve hissetmeye çalışın.

• Ben çok sakinim, sakinim, sakinim,
• Bütün vücudum ağırlaşıyor,
• Bütün vücudum ısınıyor,
• Kalp atışlarım sakin,
• Nefes alışım sakin,
• Karın bölgemde bir sıcaklık oluşuyor,
• Alnım serin ve rahat,
• Ben çok sakinim.

Gözlerinizi açabilirsiniz, nasıl şimdi kendinizi daha rahat hissediyor olmalısınız.

Pozitif enerjiyi toplamak için 10 maddelik reçete;
1. Nelere sahip olduğunuzun farkında olun,
2. Hedefleri belirleyin ve plan yapın,
3. Değiştiremeyeceğiniz şeyler üzerinde ısrar etmeyin,
4. Daha iyi bir dünya düşleyin,
5. Çiğneyemeyeceğiniz lokmayı ağzınıza almayın,
6. Probleminizle yüz yüze gelmeye çalışın,
7. İşinizin çok önemli olduğu üzerinde durun,
8. Dikkatinizi içinde bulunduğunuz durum ve zamanda toplayın,
9. Dinlenmek için zaman ayırın,
10. Başkalarına da güvenmeyi öğrenin.

Sırada başarı için pozitif duygunun kazanılması konusu var.

BAŞARI İÇİN POZİTİF DUYGUNUN KAZANILMASI
Zihninizde kendinizi, başarı kazanan biri olarak canlandırın. Bu resmi zihninizde devam ettirin. Kendinizi hiçbir zaman kaybeden olarak düşünmeyin. O an içinde bulunduğunuz durum ne kadar vahim olursa olsun daima başarılı bir tablo çizin. Şimdi pozitif düşünceye ulaşabilmek için sayacağım davranış şekillerinden ne kadarını kendi yaşantınız için uygulayabildiğinizi gözden geçirin. Böylece pozitif düşünmeyi öğrenme sürecinde ne kadar yol aldığınızı tespit edebilirsiniz.
• Negatif düşünceler aklınıza geldiği zaman, özellikle sesli olarak pozitif alternatifleri üretin ve tekrarlayın.
• Hayallerinize engeller oluşmasına izin vermeyin. Bu engelleri mümkün olduğu kadar minimize etmeye çalışın
• Zorlukları korku ile değil, olduğu gibi ele almaya çalışın.
• Diğer insanlara bakıp, özenerek onları taklit etmeye çalışmayın. Ne herhangi biri tam olarak siz olabilir ne de siz bir başkası olabilirsiniz.
• Neyi, niçin yaptığınızın bilincinde olmalısınız. Bunu tartışacak, anlamanıza yardım edecek bir dosta sahip olun.
• Zaman zaman uygun olan yerde inançla ilgili şöyle bir cümleyi tekrar ederek varsa aşağılık duygusunun negatif etkisini kaldırmaya ve kendinize güveninizi kazanmaya çalışın. ”Tanrı insanlara her şeyi başarabilme gücünü verdi. Ben de bu güce sahibim. Yapacağım tek şey bunu kullanmak.
• Kendinizi çeşitli olaylar içinde analiz ederek iyice tanımaya çalışmalısınız. Sahip olduğunuz yeteneklerinizi iyi bilirseniz, onları her seferinde % 10 yükseltmek üzere hedefler koyarak kademe kademe ulaşabilirsiniz.
• Hiçbir şeyin sizi yıkamayacağını kendinize tekrarlayın ve buna inanın. Bu inanç sizin her karşılaştığınız problemle baş etmeniz konusunda gerekli olan enerjinin oluşmasını sağlayacaktır.
• Sizi negatif olarak etkileyecek olan çevrelerden uzak durun. Çevreyi pozitif olarak etkileyemiyorsanız ısrar etmeyin. Negatif çevre sizi etkisi altına alabilir.
• Koyduğunuz hedeflerin belirgin olmasını sağlayın. Hedefe ulaştığınız zaman bunu hemen bilmelisiniz ki, ödül merkeziniz uyarılabilsin. Muğlak bir hedef, enerji tüketimine sebep olur ve hayal kırıklığı yaratır.
• İçinde bulunduğunuz grupla pozitif deneyimlerinizi paylaşın. Bu şekilde hem pozitifleri görebilir ve hem de çevrenizdekilerin görmesini sağlayabilirsiniz.
• Açık, net ve anlaşılır olmaya çalışın. Gizemli veya sır küpü görünümlerden kaçının.
• İnsanları motive etmek için geribildirimleri anında verin ve bunun o kişi tarafından anlaşılır olmasını sağlayın. Uygun zamanın gelmesini beklemeyin.
• Geribildirimleri verirken pozitif tonda bir ses ve beden dili kullanın.
• Rutin olan işinizi kendiniz için eğlenceli bir hale getirin.
• İnsanlara pozitif geribildirim vermede ayrımcılık yapmayın, adaletli olun. Aksi halde ödülü alan “Neden ben?” , almayan da “Neden bana verilmiyor?” diye sorar. Bu çevrenizde güven duygusunun sarsılmasına neden olur.
• Güleryüzlü olun, etrafınızda karşılaştığınız insanların nasıl olduklarını sormayı ihmal etmeyin. Unutmayın pozitif enerji iletişimle aktarılır.
• Önce kendiniz, sonra karşınızdakilerle barışık olun ve saygı duyun.
• Eleştiriye açık olun, takım arkadaşlarınızın sizin iyi olmayan taraflarınızı, düzeltebilmeniz için eleştirmelerine müsaade edin.
• İnsanların ileri sürdüğü yeni fikir ve öneriler o an için kullanılır olmasalar bile, kişiyi ödüllendirici geribildirimler verin. Zira o işe yaramaz görünen fikirler, kullanılmaya uygun olanların doğmasına yardım eder.
Son olarak pozitif düşüncenin bizlere neler kazandırdığına bakalım. Az önce yaptığımızı yine tekrarlayalım ve şimdi de kendi adımıza kazanımlardan ne kadarına sahip olduğumuzu tespit edelim.

POZİTİF DÜŞÜNCENİN İNSANA KAZANDIRDIKLARI
Pozitif düşüncenin öğrenilmesi ile elde edilen alternatif üretme sanatı ve pozitif enerjinin kontrolü, insanın birçok alandaki uygulamalarında, başarı elde etme kolaylığını ve devamlılığını getirir. Böylece, hızlı değişen dünya ile başa çıkma kolaylaşır. Koşulların hızla değiştiği, herkes için çok farklı çözüm üretmenin gerekli olduğu günümüzde, karşılaştığımız durumlara ayak uydurabilmeyi sağlayacak bir yapı kazanılmış olur. Şimdi pozitif düşüncenin bize kazandırdıklarını başlıklar halinde görelim.
• Rasyonel yapısı kazanılmış olur.
• İnsan öğreti kalıplarının oluşturduğu sınırların da ötesinde düşünebilir ve görebilir, farklı ve özgün çözümler üretebilir.
• Pozitif düşünce yapısı, düşünce sistemine özgürlük sağlar.
• Pozitif düşünce yapısına sahip olan kişi ilişkilerinde ortak noktayı kolay bulur.
• Hazır cevaptır.
• Düşüncesi başkalarının düşünce şekillerini de içerir, dolayısıyla karşısındakini daha kolay anlar.
• Barışçıl bir düşünce sistemine sahiptir.
• Kıskanma duygusundan uzaktır. Zira farklı düşüncelere sahiptir ve her zaman paylaşacağı bir şeyleri vardır.
• Kendini iyi tanır ve tatmin olacağı cevaplar üretir veya ne aradığını bilir.
• Kendi kendini motive ederken çevresindekileri de motive eder.
• Her zaman açık bir kapı görebilir ve dolayısıyla strese girmez.
• Değişimlere ayak uydurmada süratlidir.
• Pozitif düşünce yapısına sahip olanların kendine güvenleri vardır, dolayısıyla etraflarında güvenilir bir ortam oluştururlar.
• Pozitif düşünme modelini benimseyen insan, beyninin kontrolünü, dolayısıyla bütün davranışlarının kontrolünü kendi elinde tutar.
• Pozitif düşünce yapısına sahip insanların bir araya gelmelerinden doğacak sinerjinin boyutları, her türlü krizi aşmaya yeterli olur.
• Pozitif düşünce boyutunu kazanmış insan huzurludur, etrafındakilere de huzur verir.
• Pozitif düşünce yapısına sahip olan insanların kendilerini gerçekleştirmeleri daha kolaydır.
• Daima çözüme yönelik bir düşünce sistemi ile hareket eder.
• Pozitif düşünceye sahip insan kendi kendine karar verebilme ve yönlendirebilme yeteneğine sahiptir.
• Pozitif düşünce yapısını benimsemiş insan işbirlikçi, ikna edici ve öğrenmeye daima açıktır.

Hayatınıza pozitif düşünceyi davet ederseniz, hem kendinizi hem de dış dünyayı daha fazla seveceksiniz. Kendimizi ve başkalarını sevmek özgüven oluşturur. Böylece çevremizde oluşturacağımız güvenli bir dünyada yaşamak daha sağlıklı, kolay ve mutluluk dolu olacaktır.



Şenay TOPAÇ, Dilşah DEVECİ, Feyza BAYDAR   1.Ocak.2009